7 Mayıs 2010 Cuma

1898 Yılında Ali Rıza Efendi'nin katıldığı huzur dersleri: Orijinal Belgeler

Bilindiği gibi Dramalı Ali Rıza Efendi 1897-1906 yılları arasında 11 kez Ramazan aylarında Yıldız Sarayı ndaki Çit Kasrında Osmanlı padişahı II. Abdülhamit'in huzurunda icra edilen huzur derslerine katılmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde (BOA) Bab- Fetva Meşihat Dairesiyle (Şeyhülislamlık) Yıldız Sarayı Mabeyin dairesi (Özel Kalem Müdürlüğü) arasında 1898 yılında Huzur derslerinin düzenlenmesi ile ilgili yapılmış yazışmaların aslını elde etmiş bulunuyoruz. BOA Yıldız Mütenevvî Maruzat Evrakı Dosya No:171 Gömlek No:58'de yer alan bu belgeler Dramalı Ali Rıza Efendi'nin 8 meclisten oluşan huzur derslerinin 7incisine muhatab olarak katıldığını hiç kuşku bırakmayacak bir şekilde belgelemektedir. Belgenin sağ üst köşesindeki antette Bab-ı Fetva ibaresi bulunmakta, başlık kısmında ise aşağıdaki cümle yer almaktadır:

Adet-i müstehene-i saltanat-ı seniyyeden olduğu üzere işbu şehr-i ramazan mağfiret-i nişanda huzur-ı lami el-nur hazret-i hilafet-penahide kıraat olunacak tefsir-i şerif derslerinde bulunması lazım gelen da'iyenin esamisini beyn defterdir.

Yandaki resimde belgede Dramalı Ali Rıza Efendi'nin adının geçtiği kısım büyütülerek gösterilmiştir. Unutulmamalıdır ki 1898 yılı, Ali Rıza Efendi'nin huzur derslerine katıldığı yıllardan sadece ikincisidir. Bu tarihten sonra kendisi 9 yıl daha huzur derslerine katılacak, her geçen yıl giderek daha da yüksek meclislere terfi edecektir. 1906 yılında 3. meclise kadar ulaşmış olan Ali Rıza Efendi eğer daha da uzun yaşasaydı kuşkusuz ki mukarrirlik düzeyine kadar erişecekti.

Belgenin geri kalan kısmı Ali Rıza Efendi'yle birlikte huzur derslerine katılan diğer din adamlarının tam listesidir. Huzur derslerinin icra edildiği meclislerin sayısı ve her meclise katılan din adamlarının sayısı yıldan yıla değişmektedir. 1898 yılında huzur dersleri 8 meclis halinde toplanmıştır. Her meclise katılan din adamlarının sayısı 15'ti. Arşivlerde bulduğumuz 1898 yılındaki huzur derslerine katılan toplam 120 kişinin adlarını içeren bu belgenin yeni harflerle transkripsiyonu şöyledir:

1. Ders-i Evvel (Yani Birinci Ders)

Mukarrir Gümülcüneli Ahmed Asım Efendi
Moralı Murtaza Efendi
Sinoplu Hafız Ebubekir Lütfi Efendi
Ordulu Hacı İbrahim Zühtü Efendi
Vodineli Mustafa Şevki Efendi
İstanbullu Muhammed Nuri Reyhan Efendi
Hadımlı Hacı Muhammed Ziyaeddin Efendi
Alâiyeli Abdullak Fehmi Efendi
Sivaslı Mustafa Asım Efendi
Ahıskalı Muhammed Nuri Efendi
Tikveşli Hasan Tevfik Efendi
Cumaiatikli Ahmed Hulusi Efendi
İzmitli Hacı Mustafa Asım Efendi
İvraçalı Süleyman Hulusi Efendi
Osmanpazarlı Yunus Efendizade Hamdi Efendi

2. Ders-i Sâni (İkinci Ders)

Mukarrir Tikveşli Yusuf Ziyaeddin Efendi
Balıkesirli Hafız Ahmed Nureddin Efendi
Kastamonulu Ebubekir Sıtkı Efendi
Sivaslı İbrahim Zühtü Efendi
Dağistanlı Abbas Fevzi Efendi
Rizeli Osman İlmi Efendi
İstanbullu Muhammed Haşim Efendi
Ahıskalı Ali Rıza Efendi
Kozlucalı Ali Rıza Efendi
Tırnovalı Mahmut Hilmi Efendi
Rizeli Muhammed Ferhad Efendi
Kastamonulu Hacı Hasan Şevki Efendi
Göynüklü Ali Raik Efendi
Sultanyerli Yusuf Ziyaeddin Efendi
Tırnovalı Mustafa Zühtü Efendi

3. Ders-i Sâlis (Üçüncü Ders)

Mukarrir İstanbullu Muhammed Eşref Efendi
Kastamonulu Ali Rıza Efendi
Borlulu Ahmed Raşit Efendi
Yozgatlı Ahmed Vasfi Efendi
Kayserili Ali Rıza Efendi
Tokatlı Mustafa Vehbi Efendi
Bolulu Muhammed Tahir Efendi
Kayserili İbrahim Hakkı Efendi
Şirvanlı Muhammed Halid Efendi
Lüleburgazlı Muhammed Eşref Efendi
Eğinli Hafız Muhammed Hulusi Efendi
İstanbullu Muhammed Es'ad Efendi
Ankaralı Hüseyin Efendi
Pravişteli Hafız Mustafa Efendi
Ahıskalı Muhammed Âkil Efendi

4. Ders-i Râbi (Dördüncü Ders)

Mukarrir Dramalı Hacı İsmail Hakkı Efendi
Tokatlı Hoca Ahmed Efendi zade Hacı
Nureddin Efendi
Borlulu Abdülhalim Efendi
Dağistanlı Mustafa Efendi
Üsküplü Muhammed Rıfat Efendi
İskilipli Muhammed Hilmi Efendi
Karahisarsahipli Ahmed İlhami Efendi
Karamanlı Hacı Mustafa Asım Efendi
Şehrî Ahmed Ramiz Efendi
İskilipli Muhammed Şakir Efendi
Akşehirli Muhammed Lûtfi Efendi
Ankaralı Ali Rıza Efendi
Pizrenli Zeynelâbidin Efendi
Hadımlı Muhammed Nuri Efendi
Dağistanlı Zekeriya Efendi

5. Ders-i Hâmis (Beşinci Ders)

Mukarrir Şeyh Hulusi Efendi zade Abdülkadir Raşit Efendi
Samsunlu Halil Efendizade Hafız Muhammed Kâmil Efendi
Nevşehirli Hafız İbrahim Efendi
Rizeli Muhammed Hâşim Efendi
Trabzonlu Süleyman ef, zade Muhammed Hamdı Efendi
İstanbullu Hüseyin Hüsnü Efendi
Düşembeli Ahmed Hamdi Efendi
Nevşehirli Abdullah Hilmi Efendi
Ohrili Ali Necati Efendi
Batumlu Osman Şükrü Efendi
Ahıskalı Hasan Recep Efendi
Trabzonlu Abbas Şükrü Efendi
İlbasanlı Ali Murtaza Efendi
Hadımlı İbrahim Ethem Efendi
Demircili Ahmed Sıtkı Efendi

6. Ders-i Sâdis (Altıncı Ders)

Mukarrir Ermenaklı Muhammed Ayni Efendi
İlbasanlı İbrahim Hakkı Efendi
İçelli Mustafa Asım Efendi
Tırnovalı Numan Efendi
Aksaraylı Mustafa İzzet Efendi
Ahıskalı Osman Safiyüddin Efendi
Trabzonlu Ali Rıza Efendi
Aksaraylı Yusuf Efendi
Kalâcıklı Hafız Muhammed Şükrü Efendi
Gümüşhaneli Ahmed Efendi
Gümülcüneli Ali Haydar Efendi
Çırpanlı Muhammed Efendi
Aydoslu Sadullah Efendi
Rizeli Ömer Efendi
Karahisarışarkili Hüseyin Fahrüddin Efendi

7. Ders-i Sâbi (Yedinci Ders)

Mukarrir Gümülcüneli Hacı Hasan Hilmi Efendi
Tırnovalı Hafız Muhammed Hilmi Efendi
Sinoplu Hafız Ahmed Ragıp Efendi
Trabzonlu Ali Alâeddin Efendi
Menlikli îsmail Efendi
Aydınlı Mustafa Hilmi Efendi
Ahıskalı Ali Şevki Efendi
Niğdeli Muhammed Hilmi Efendi
Harputlu Hasan Naimî Efendi
Oflu îsmail Efendi
Batumlu Hasan Efendi
İstanbullu Hafız Muhammed Şevki Efendi
Dramalı Ali Rıza Efendi
Bayramiçli Muhammed Halim Efendi
Ahıskalı Muhammed Şakir Efendi

8. Ders-i Sâmin (Sekizinci Ders)

Mukarrir Tosyalı İsmail Zühtü Efendi
izmitli Ali Rıza Efendi
Demirhisarlı Mustafa Zühtü Efendi
Karaağaçlı Abdürrahman Efendi
Darüîmaarif sabık muallimi Kastamonulu Süleyman Hilmi Efendi
Üsküdar Dersiamlarından İsmail Hakkı Efendi
Zaferanborlulu İsmail Necati Efendi
Babadağlı İbrahim Efendi
Kardiçalı Ali Recai Efendi
Eğinli Hacı Muhammed Efendi
Ankaralı Hacı Muhammed Nailî Efendi
Ordulu Ahmed Remzi Efendi
Kastamonulu Mustafa Şükrü Efendi
Kastamonulu Mustafa Asım Efendi
istanbullu Muhammed Tevfik Efendi


Yukarıda belge meşihat (şeyhülislamlık kurumu) tarafından padişaha sunulurken yanına zamanın şeyhülislamı Mehmed Celaleddin Efendi tarafından imzalanmış Yıldız Sarayı Baş Kitabet Dairesi antetli bir kağıdın üzerine yazılmış bir yazı daha eklenmiştir. Yandaki resimde kopyası görülen bu belgenin yeni harflerle transkripsiyonu şöyledir:


YILDIZ SARAY-I HÜMAYUNU
Baş Kitabet Dairesi

Tezkere-i Resmiye-i Meşihat Suretidir.

Atufetlu Efendim Hazretleri,

Adet-i müstehne-i saltanat-ı seniyyeden olduğu üzere işbu şehr-i ramazan mağfiret-i nişanda huzur-ı fuyuzat-neşur hazret-i hilafet-penahide kıraat olunacak tefsir-i şerif derslerinde bulunması lazım gelen mukarrir ve muhatab efendilerin esamisini mübihe tanzim olunan defter-i manzur şevket-vufûr cenab-ı padişahı buyurulmak üzere mutuben arz-u takdim kılındı efendim.

Şeyhülislam Mehmed Cemalleddin
15 Şaban 1315/28 Kanunuevvel 1313



Belge Ramazandan 15 gün önce yani 9 Ocak 1898 günü hazırlanmıştır. Belgeyi imzalayan kişi 1891-1908 yılları arasında 17 yıl II. Abdülhamit'in şeyhülislamlığını yapmış olan ve yanda fotoğrafı görülen Mehmed Cemaleddin Efendi'dir. Osmanlı tarihinde en uzun süre görev yapmış ikinci şeyhülislam olma ayrıcalığını taşıyan Cemalledin Efendi'nin görev süresi tam Dramalı Ali Rıza Efendi'nin görevinde en yüksek yere geldiği döneme rastgelmektedir. Şüphesiz ki bu iki şahıs birbirlerini çok iyi tanımaktaydılar. Ayrıca Mehmed Cemalledin Efendi'nin görev süresi Ali Rıza Efendi'nin kardeşi İbrahim Edhem Efendi'nin 1891-1895 yıllarında Meşihat Dairesinin Fetvahane Pusula Odasındaki görev süresiyle çakışmaktadır. Yani şeyhülislam Mehmed Celaleddin Efendi, Ali Rıza Efendi'nin kardeşi İbrahim Edhem Efendi'nin doğrudan patronuydu.

6 Mart 2010 Cumartesi

Ali Rıza Efendi'nin yakınında yatan kişiler

Ali Rıza Efendi'nin solunda Latin harfleriyle yazılmış bir mezar yer almaktadır. Vefat tarihini fotoğraftan okuyamadığımız 1870 doğumlu Hacı Hafız Ömer Efendi'nin kitabesinde şu ifade yer almaktadır:

Meşahir-i hiffazdan İstanbul darülhüffaz muallimi ve eski Molla Gürani imamı Hacı Hafız Ömer Efendi Ruhuna Fatiha D. 1286 ö. 7.5.?

Ali Rıza Efendi'nin sağ tarafında ise Drama'nın Kobalişta köyünden gelmiş bir baba-oğul yanyana yatmaktadır. Bu baba-oğuldan baba olanı Abdurrahman Efendi, dedemiz Ali Rıza Efendi'den sadece 1 sene önce 1906 yılında vefat etmiştir. Kitabesinde şunlar yazmaktadır:

Ah minelmevt Drama sancağının Kobalişta karyesi hanedanından Topkapı Merkez Rüşdiyesi müdürü merhum Abdurrahman bin Hacı Mehmed Efendinin ruhuna Fatiha R. 1322 H. 1324

Rüştiye müdürü olmasına rağmen mezartaşı fesli değil, kavuklu olan Abdurrahman Efendi'nin aynen Ali Rıza Efendi gibi Dramalı olması ilgi çekicidir.

Abdurrahman Efendi'nin sağında ise oğlu Mustafa Necati Efendi Efendi yatmaktadır. Mustafa Necati Efendi babasından sadece 7 yıl sonra 1913 yılında vefat etmiştir. 22 yaşında vefat etmiş olduğunu kitabesinden anlıyoruz. Fesli bir başlık taşıyan mezarın, şiirsel bir şekilde yazılmış olan kitabesi şöyledir:

Ah minelmevt
Azrail gelip çöktü sineme kırmadı aman
Henüz kadem basmadım yirmi üç yaşıma heman
Dünyada murad almadan cenane oldum revan
Valide ve ihvana sabırlar vere ol rahim rahman
Kobaliştalı Abdurrahman Efendi mahdumu
? Mustafa Necati Efendi ruhuna fatiha
Şevval 1331



Ali Rıza Efendi'nin ayak ucunda ise Zeynep hanım adında bir kadının mezarı yer alır. Ali Rıza Efendi'nin mezarından daha eski olan bu mezar 1901 yılında defnedilmiştir ve kitabesi şöyledir:

Ah minelmevt deştevi muhacirlerinden hacı mukavveşzade Hasan ağanın kerimesi ve saatli bakkal Sadık efendinin halilesi Zeynep hanımın ruhiyçün fatiha Sene 1319






Zeynep hanımın mezarının hemen ayak ucunda ise yıkılarak kısmen toprak altında kalmış Süleyman Efendi adında bir din adamına ait bir mezartaşı vardır. Ali Rıza Efendi'nin civarındaki diğer mezarlara göre çok daha eski olan bu mezar 1809 yılına aittir. Muhakkak adı verilen diğer kitabelere göre daha süslü bir yazı çeşidiyle yazılmıştır. Üzerinde şu ifade yer almaktadır:


Hüvelbaki Merhum ve mağfur El-yed rahmet-i rabb El-gaffur Molla Hüsrev camii şerifi imamı Süleyman efendinin ruhiyçün fatiha sene 1223




Ali Rıza Efendi'nin eşi Fatmat-üz Zehra hanımın mezarının ve Mehmet Ali Beyin çok küçük yaşta vefat etmiş bir kızının da Ali Rıza Efendi'nin mezarının yakınında olması gerekiyor. Ancak şu ana kadar ninemizin mezarına rastlayamadık. Bu konudaki raştırtırmalarımızı sürdürmekteyiz.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Ali Rıza Efendi'nin mezarını bulundu!

6 ay süren geniş çaplı araştırmalarımız sonucu Dramalı Ali Rıza Efendi'nin mezarını bulmanın mutluluk ve kıvancını yaşıyoruz. Sevgili dedemiz (Ruhu Şad Olsun!) Ali Rıza Efendi'nin mezarını 16 Şubat 2010 günü saat 15:50'de Edirnekapı Mezarlığı Necatibey Şehitliği 2 numaralı adada tespit etmiş bulunmaktayız. Yandaki resimde görüleceği gibi mezarın üzerindeki kitabe, 12 Kasım 2009 günkü Ebül'ula Mardin başlıklı yazımızda Huzur Dersleri kitabının II.-III. cildinin 925. sayfasından alıntı yaparak yayınladığımız metinle kelimesi kelimesine uyuşmaktadır:

Âh minelmevt

Huzûrı hümayunı mülûkâne dersi şerifi muhâtablarından ve Fâtih dersiâmlarından Drama kazâsına tâbi Kavaklı kariyeli Ali Rızâ Efendinin rûhiyçin Fâtiha.

Sene 1325, fi 14 Rebiülevvel, sene 1323, fi 14 Nisan


Mezarın üzerindeki yazının elimizdeki kaynaklarla tamamen uyuşması doğru mezarı bulduğumuz konusunda en küçük bir kuşku bile bırakmamaktadır. Resimde görüldüğü üzere definden bu yana 103 yıl geçmesine rağmen mezarın durumu çok iyidir. Kitabesi üzerinde, civarındaki diğer mezartaşlarıyla birlikte son yıllarda bir restorasyon yapılmış. Üzerindeki Osmanlıca harfler sarı yaldızla, zemini ise yeşil boyayla boyanmıştır. Mezarın baş kısmındaki kitabenin yanısıra ayak kısmında bir de ayaktaşı bulunmaktadır. Necatibey Şehitliğinde 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar 500 yılı içeren bir döneme ait mezarlar bulunmaktadır. Ancak mezarların çoğu 19. yüzyılın son yarısı ile 20. yüzyılın ilk yarısını içeren 100 yıllık döneme aittir.


Ali Rıza Efendi'nin mezarının yeri konusundaki araştırmalarımızı 20 Kasım 2009 tarihinde yayınladığımız Edirnekapı Mezarlığı başlıklı yazıda açıklamıştık. Huzur Dersleri kitabında bulduğumuz yönlendirme mezarın yerini bulmamız açısından son derece önemliydi. Ancak bu kitabın 1966 yılında yayınlanması ve 1970'li yıllarda Edirnekapı Mezarlığının ortasından Çevreyolu ve giriş-çıkış rampalarının geçmesi işimizi büyük ölçüde zorlaştırdı. Yol inşaatından binlerce Osmanlı mezarının etkilendiğini öğrendik. Bu mezarların taşları çevreyolundan biraz daha uzakta yer alan Emin Baba Tekkesi'nin yanındaki Mısır Tarlası denilen araziye taşınarak gelişigüzel terkedilmiştir. Yandaki resimde görüldüğü gibi Mısır Tarlası'ndaki mezartaşlarının bazısı dikey, bazısı yatay durumdadır. Gördüğümüz kadarıyla mezartaşlarının çoğu naaşlarından ayrılmış durumdadır.

Dramalı Ali Rıza Efendi'nin mezarının yol inşaatının yapıldığı yerde bulunan diğer mezarlar gibi Mısır Tarlası'na taşınmış olması şiddetle muhtemeldi. Mezarın İbn-i Kemal Türbesi'ne yakın olduğu Huzur Dersleri'nde belirtilmişti, ancak ne kadar yakın olduğunu bilmemiz imkansızdı. İbn-i Kemal Türbesi'nin halen Edirnekapı Mezarlığı'nda mevcut olduğunu biliyorduk, ancak bu türbenin asıl yerinde mi bulunduğu, yoksa başka bir yere mi taşındığı konusunda çeşitli kitaplarda çelişkili bilgilere rastladık. Eğer İbn-i Kemal Türbesi aslî yerinden başka bir yere taşınmış olsaydı, Ali Rıza Efendi'nin mezarının bu türbeye yakın olduğu bilgisi artık hiçbir işimize yaramayacaktı. Eğer Ali Rıza Efendi'nin mezarı Mısır Tarlası'na taşınmış olsaydı, mezartaşı, bazıları çökmüş ve toprak altında kalmış binlerce diğer mezartaşı arasında samanlıkta iğne arar gibi bulunması son derece zorlaşmış olacaktı.

16 Şubat 2010 günü öğleden sonra Edirnekapı Mezarlığında yaptığımız araştırmalarımızı mezarın Necatibey Şehitliği denilen bölümünde yoğunlaştırdık. Mezarın bekçileri İbn-i Kemal Türbesi'nin Necatibey Şehitiği'nin 2. ada denilen bölümünde bulunduğunu söylediler. Bu bölümü gittiğimizde İbn-i Kemal Türbesi'nin çevre yolunun yamacında yer aldığını, 2. adanın Edirnekapı-Rami Yolu, Çevre Yolu ve Çevre Yoluna kuzey yönünde birleşen(Haliç Köprüsü) giriş rampası arasında kalmış üçgen biçiminde küçük bir ada olduğunu gördük. Adada harf devrimi öncesi ve harf devrimi sonrasından kalma mezarlar karışık olarak yer almaktaydı. Osmanlıca kitabeleri okuya okuya mezarı taradığımızda saat 15:50'de Ali Rıza Efendi'nin mezarını bulduk.

Ali Rıza Efendi'nin mezarı Latin Alfabesiyle yazılmış mezarları içeren Uğuryol Aile Mezarının hemen önünde bulunmaktadır. Solunda gene yeni harflerle yazılmış Hacı Hafız Ömer mezarı, sağında ise 3-4 tane Osmanlıca mezarlar bulunmaktadır.

Dedemizin mezarın yol inşaatından kurtulmasını bir mucize olarak kabul ediyoruz. Onun mezarını bulmak bizi ona daha da yakınlaştırdı. Adeta ailemizin Osmanlı geçmişiyle bağlantısı yeniden kuruldu. Artık Dramalı Ali Rıza Efendi sadece hafızalarda yaşayan ve kağıt üstünde kalmış birisi değil. 103 yıl önce Fatma Zehra hanım, Mehmet Ali Bey ile küçük kardeşleri Remzi ve Mahmut'un yanında durup dua ettikleri mezarın yanıbaşında artık biz de durabiliyor ona Fatiha okuyabiliyoruz. Büyük dedemiz Ali Rıza Efendi sanki bize kendisine gelen yolu gösterdi. Allah rahmet eylesin! Nur içinde yat!

26 Ocak 2010 Salı

Vekaletname

Dramalı Ali Rıza Efendi 27 Nisan 1907 tarihinde vefat ettiğinde büyük oğlu Mehmet Ali Bey 23 yaşında, Remzi Bey 8 yaşında, Mahmut Bey ise 5 yaşındaydı. Ali Rıza Efendi'nin dul eşi Fatma Zehra Hanım eşinin vefatından sonra gelenek olduğu üzere 40 gün beklemiş, 41. günde kendisine ve çocuklarına maaş bağlanması işlemlerini yürütmek için, büyük oğlu Mehmet Ali Bey'e yanda görülen vekaletnameyi vermiştir. Bu vekaletnameyi bize ileten sayın Gültekin Hanım ve Deniz Bey'e sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Eminönü'ndeki Ahi Çelebi Mahkemesine verilen bu vekaletname günümüzdeki Türkçeyle şöyledir:

Yüce İstanbul'da Molla Gürani Mahallesinde sekiz numaralı evde oturan merhum Dramalı Ali Rıza Efendi'nin eşi ve aşağıda adları yazılı küçük yaştaki çocuklarının annesi, işlerinin görülmesi için vefatından önce vasi olarak belirlenmiş Halil kızı Fatma Zehra Hanım, mahkeme nezdinde talepte bulunup sözügeçen rahmetlinin benimle olmuş oğulları Ahmet Remzi ve Mahmut Efendilere emekli sandığından tahsis olan maaşımızı almak için gerekli işlemleri yapmak, ve makbuzunu bana vermek üzere, yetişkin oğlum Mehmet Ali Efendi'ye genel vekalet vererek namıma hareket etmeye vekil tayin ettim dedi, istenenlerin yapılması talebiyle yazıldı.

Öncelikle bu vekaletnameden Ali Rıza Efendi'nin eşi Fatma Zehra Hanımın baba adının Halil olduğunu öğreniyoruz. Fatma Zehra Hanım günümüzdeki Bulgaristan'ın Plevne kentinde doğmuş ve büyümüştü. Büyük oğlu Mehmet Ali Bey'in 1884 yılında doğmuş olmasından yola çıkarak 1882-1883 yıllarında Ali Rıza Efendi'yle evlenmiş olduklarını tahmin edebiliriz. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Gazi Osman Paşa kumandanlığında gerçekleşen ünlü Plevne Savunması sona erip Plevne düştükten sonra bölgede yaşayan Türklerin kitleler halinde İstanbul'a muhacir olarak geldiklerini biliyoruz. Fatma Zehra Hanımın 1878 yılında Plevne'den İstanbul'a gelip 4-5 yıl sonra Ali Rıza Efendi'yle evlendiği sonucuna varıyoruz.

Yukarıda görülen vekaletname Ahi Çelebi Mahkemesine verilmiştir. Kaynaklardan Ahi Çelebi Mahkemesinin Eminönü semtinde yanda resmi görülen Rüstem Paşa Camii'nin yanında yer aldığını biliyoruz. Mahkeme büyük ihtimalle resimde görülen kubbeli küçük binalarda yer almaktaydı. Nitekim günümüzde camiinin yanındaki sokağın adı Mahkeme Sokaktır, adını eskiden bu mevkide yer alan Ahi Çelebi Mahkemesinden almaktadır.