8 Aralık 2009 Salı

Son dönem Osmanlı uleması hakkında yayınlanmış kitaplar

  1. Sicil-i Osmani zeyli:son devir Osmanlı meşhurları ansiklopedisi, Mehmet Zeki Pakalın, Türk Tarih Kurumu, Ankara, ISBN 9789751620538, 2008.
  2. Osmanlı Müellifleri, Bursalı Mehmet Tahir, Meral Yayınevi, 1972.
  3. Türk meşhurları ansiklopedisi: edebiyatta, sanatta, ilimde, harpte, politikada ve her sahada şöhret kazanmış olan Türklerin hayatları eserleri, İbrahim Alâettin Gövsa, İstanbul, 1946.
  4. Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad mecmuaları fihristi, Abdullah Ceylan, İstanbul: Diyanet İşleri Başkanlığı, ISBN 9751903556, 1991.
  5. Huzur Dersleri, Ebül'ula Mardin (2 ya da 3 cilt) ve İsmet Sungurbey, Ismail Akgün Matbaası, 1951 ve 1966.
  6. Huzur Dersleriyle ilgili konuşmalar, Kütüphane Kayıt Numarası, Semiha Omay, 1965.
  7. Son devir Osmanlı uleması:ilmiye ricalinin teracim-i ahvali, Sadık Albayrak (5 ciltlik kitap), 1996.
  8. Osmanlı ulema biyografilerinin arşiv kaynakları, Hümeyra Zerdeci, Ankara: Türk Diyanet Vakfı, ISBN 9753895348, 2008.
  9. Şeyhülislamlık (Bab-ı Meşihat) Arşivi defter kataloğu, Bilgin Aydın, İlhami Yurdakul and İsmail Kurt, İstanbul: TDV, İslam Araştırmaları Merkezi, ISBN 9753894635, 2006.

3 Aralık 2009 Perşembe

İbrahim Edhem Efendi

Ali Rıza Efendi'nin torunlarının nesilden nesile aktardıkları bilgilere göre Ali Rıza Efendi'nin kendisinden 4 yaş küçük ve aynen kendisi gibi ulema sınıfına dahil İbrahim Efendi adında bir erkek kardeşi vardı. Ali Rıza Efendi'nın babası olan Veli Efendi ve annesi olan Ayşe Hanım, bu iki kardeşi 1866 yılında beraberce Drama'dan İstanbul'a okumak için gönderdiler. Eğitime çok önem verdikleri anlaşılan bu anne-baba ergenlik çağındaki oğullarını, kendileri gibi çiftçi olarak yetiştirmektense, uzak bir şehre göndermeyi göze almış, uzak görüşlü insanlardı. İstanbul Müftülüğündeki Meşihat Arşivlerini araştırdığımızda Hicri 1250-1300 yılları arasında hizmet vermiş ulema arasında üç tane Drama doğumlu İbrahim Efendi'ye rastlıyoruz. Bunlar arasında sadece bir tanesinin babasının adı Veli'dir ve her bakımdan Ali Rıza Efendi'nin kardeşi İbrahim Efendi'nin tanımına uymaktadır. Hümeyra Zerdeci tarafından hazırlanan, 2005 yılında Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları tarafından yayınlanmış Osmanlı Ulema Biyografilerinin Arşiv Kaynakları başlıklı kitabın 56. sayfasında bu İbrahim Edhem Efendi adlı kişiye ait bilgilerin Meşihat Arşivlerinde 36 numaralı dosyada bulunduğu belirtilmektedir. Sadık Albayrak'ın hazırladığı, İstanbul Belediyesi tarafından 1996 yılında yayınlanmış 5 ciltlik Son Devir Osmanlı Uleması adlı eserin 184. sayfasında bu kişinin kısa bir özgeçmişi verilmiştir. Yukarıda solda görülebilen bu sayfadaki özgeçmiş şöyledir:

İBRAHİM EDHEM EFENDİ (Dramalı)

Çiftçi sınıfından Veli Efendi'nin oğlu olup 1267 h. senesinde Drama'da doğmuştur. 1283 h. senesinde İstanbul'a gelerek Otlukçu Yokuşunda Abdülhalim Efendi Medresesine kaydolmuştur. Hafız Paşa Camiinde Astaneli (İstanbullu) Hafız Şakir Efendi'den 1300 h. senesinde icâzet almıştır. 1305 h. senesinde Fetvahane'de imtihan olarak ayrıca şehadetname almıştır.

Fatih Camii dersiâmlarından iken 1301 Teşrinievvel'de dersiâm maaşı almağa başlamış ve Mayıs 1308'de Fetvahane Pusula Odası Müsevvitliği'ne tayin edilmiştir.

5 Safer 1305'de İbtidaî Hariç İstanbul Müderrisliğine nail olmuştur.
15 Ramazan 1312'de vefat etmiştir. (Dosya:36)


Bu özgeçmişten Ali Rıza Efendi'yle, kardeşi İbrahim Edhem Efendi'nin 1866 yılında Drama'dan İstanbul'a geldiklerini anlıyoruz. O tarihte Ali Rıza Efendi 19 yaşında, kardeşi İbrahim Edhem Efendi ise 15 yaşında bulunuyordu. Bu özgeçmişte İbrahim Edhem Efendi hakkında oldukça geniş bir bilgiye sahip olabiliyoruz. Her iki kardeşin de Fatih Medresesinde mücaz (icazetli) dersiamlık düzeyine ulaşmaları oldukça ender rastlanır bir başarı olsa gerek! Ali Rıza Efendi hakkında henüz bu kadar ayrıntılı bir bilgiye sahip değiliz. Ancak iki kardeşin birlikte aynı medreseye yazılmış oldukları tahmin edilebilir. İbrahim Edhem Efendi'nin İstanbul'a ilk geldiğinde kaydolduğu Abdülhalim Efendi Medresesi'nin üzerinde bulunduğu sokak olan Otlukçular Yokuşu günümüzde de mevcuttur ve yandaki haritada görüleceği gibi Fatih Camii'nin iki sokak ilerisinde yer almaktadır.

İbrahim Edhem Efendi'nin hocası İstanbullu Hafız Şakir Efendi o zamanın en ünlü ulemasından biriydi. Çok sayıda ulemaya icazet vermiş muciz bir din adamı olduğu gibi, huzur derslerine hem muhatap, hem de muharrir olarak 20 sene boyunca katılmıştır.

İbrahim Ethem Efendi'nin yaşamının son 4 yılında çalışma yerinin Fetvahane olduğunu anlıyoruz. Fetvahane şeyhülislamlık makamına bağlı fetva dairesiydi. Bu daire bir çeşit anayasa mahkemesi olarak düşünülebilir. Müftüler ve şer'iyye mahkemeleri çeşitli dinî ve hukukî konularda düştükleri çelişkileri çözmek üzere şeyhülislamlık makamınında yer alan bu daireye başvururlardı. Fetvahane "Pusula Odası", "Fetva Odası" ve "İlamat Odası" olmak üzere 3 bölümden oluşurdu. Pusula Odası başvuru sahiplerinin sorularını saptayan ve bir pusula ile bu soruları Fetva Odası'na ileten bölümdü. İbrahim Edhem Efendi'nin işte bu Pusula Odasında müsevvit olarak yani müdür yardımcısı olarak çalıştığını anlıyoruz.

İbrahim Edhem Efendi'nin 1305 yılında ulaştığı İbtidaî Hariç İstanbul Müderrisliği ünvanı ise medreselerin ilk ve ortaokul düzeylerine hocalık yapma ruhsatını elde ettiği anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde müderrisler dereceleri yükseldikçe aşağıda kademelere ulaşabilirlerdı:

  • İbtidaî Hariç (ilkokul ve ortaokul)
  • Hareketi Hariç
  • İbtadaî Dahil (ortaokul ve lise)
  • Hareketi Dahil
  • Muselâ-i Sahn (lise)
  • Sahn-ı seman (üniversite)
  • İbtidaî Altmışlı
  • Hareketi Altmışlı
  • Musilâ-i Süleymaniye
  • Hamise-i Süleymaniye
  • Süleymaniye medreseleri

Mehmet Ali Bey

1911 yılında çekilmiş yandaki fotoğrafta Dramalı Ali Rıza Efendi'nin büyük oğlu Mehmet Ali Bey, küçük kardeşi Mahmut Bey ile birlikte görülmektedir. Fotoğrafın çekildiği tarihte Mehmet Ali Bey 27 yaşında, Mahmut Bey ise 9 yaşındaydı. Dramalı Ali Rıza Efendi 4 yıl önce vefat etmişti, aynı yıl içinde Osmanlı Devleti ile İtalya arasında Trablusgarp Savaşı patlak verecekti. Babalarının memleketi olan Drama'nın Osmanlıların elinden çıkmasına 1 yıl gibi kısa bir süre kalmıştı. 1371 yılında Osmanlılar tarafından Çirmen Muharebesi ile fethedilmiş bu bu şehir, Ali Rıza Efendi'nin bütün yaşamı boyunca bir Osmanlı şehri olarak kalmıştı. Ancak 540 yıl sonra bu toprakların kaderi değişmek üzereydi.Şehir bir daha dönmemek üzere Türklerin elinden çıkmak üzereydi.
Yandaki belge Mehmet Ali Bey'in araştırmalarımız sonucu Osmanlı arşivlerinde bulunmuş (Dahiliye Defterleri Dosya No:143 Gömlek No:253) sicili, yani özgeçmişidir. Sicildeki en son kayıt 1912 tarihine, yani aşağı yukarı yukarıdaki fotoğrafın çekildiği tarihe aittir.

Sicilin giriş kısmında

محمد علي افندي حظور همايون ملكانه درسي شريف مخاطبلرندن و فاتح درسي عاملرندن درامهلي علي رضا افندينك مخدوميدر


Mehmed Ali Efendi, Huzur-ı Hümayun Mülükane ders-i şerif muhatablarından ve Fatih dersiamlarından Dramalı Ali Rıza Efendi’nin mahdumudur.

ibaresi yer almaktadır. Yani Mehmet Ali Bey'in huzur dersi muhataplarından ve Fatih Medresesi dersiamlarından Dramalı Ali Rıza Efendi'nin oğlu olduğu belirtilmektedir. Bu tanıtım Ali Rıza Efendi'nin, Ebül'ula Mardin'in Huzur Dersleri kitabından öğrendiğimiz mezartaşındaki ibareyle neredeyse kelime kelimesine özdeştir.

Sicilde ayrıca Mehmet Ali Bey'in bin üç yüz iki sene-i hicriyesinde yani milâdi takvimle 1884 yılında doğduğu, Davutpaşa ilköğretim okulundan 1 Eylül 1900 tarihinde, Vefa Lisesinden ise 22 Ekim 1904 tarihinde mezun olduğu, 27 Nisan 1907 tarihinde (Ali Rıza Efendi'nin öldüğü gün) Darülfunun Edebiyat bölümünden mezun olduğu belirtilmektedir. Üniversite öğrenimi sırasında Ziraat Bankasında staj yaptığı, 30 Mart 1910 tarihinde 800 kuruş maaşla Maliye Nezareti Özel kalem müdürlüğü İstatistik kalemi 2. Sınıf katipliğine atandığı yazılıdır. Yani yukarıdaki fotoğrafın çekildiği yıllarda Mehmet Ali Bey artık para kazanmaya başlamış, annesi Fatma Zehra hanım ve iki küçük kardeşi Remzi ve Mahmut Bey'den oluşan ailesinin başkanlık rolünü üstlenmişti.

Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra Mehmet Ali Bey'in kariyeri ilerlemeye devam edecek, ülkenin başkentinin Ankara'ya taşınması üzere Ankara'ya yerleşerek genç Türkiye'nin kurucu kadroları arasında yer alacaktı. Yandaki fotoğraf Mehmet Ali Bey'in 1930 yılında kardeşi Mahmut Bey'e Ankara'dan yolladığı bir fotoğraftır. Yaşamının geri kalan kısmını Ankara'da geçiren Mehmet Ali Bey Sayıştay Daire Başkanlığına kadar yükselmiş, 1965 yılında Ankara'da vefat etmiştir. Muhasebe-i Umumiye ve Bütçe Kanunları başlıklı bir kitabın yazarıdır.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Taşkasap

Dramalı Ali Rıza Efendi'nin İstanbul'daki evi Taşkasap semtinde, Molla Şeref mahallesinde bulunan 3 veya 4 katlı, yandakine benzer bir evdi. İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Taşkasap'ın adına Osmanlı arşivlerinde çok eski tarihlerden kalma belgelerde bile ratlayabiliyoruz. Örneğin, 21 Zilkade 1192, yani 11 Aralık 1778 tarihinden kalma bir belgede Taşkasap'taki bir yangından söz edilmektedir. Semtin adı Sadık Şendil'in Yedi Kocalı Hürmüz oyunuyla ölümsüzleşmiştir. Ayrıca semt ünlü Klasik Türk Müziği bestecisi Sadettin Kaynak'ın doğum yeridir. Eskiden Taşkasap semtinin parçası olan sokaklar günümüzde artık Fındıkzade ve Haseki semtleri olarak bilinmektedir. Semtin bazı sokakları 1958 yılında açılan (Turgut Özal) Millet Caddesi nedeniyle kaldırılmış olmakla birlikte eski sokakların büyük bir bölümü hala mevcuttur, hatta sokakların bazıları hala eski adlarını taşımaktadır.
Yanda Taşkasap semtinin 1922 yılında ve günümüzde çizilmiş haritalarını alt alta görebilirsiniz. Ahmediye ve Sofular Caddeleri hala aynı yerde mevcutturlar. Hayreddin Paşa Sokağının yeni adı Molla Gürani Sokak, Çeşme Sokak'ın yeni adı Sadi Çeşmesi Sokak'tır. Taşkasap Caddesi ise Millet Caddesinin bir parçası haline gelmiştir.

Ali Rıza Efendi bu semti oturmak için, dersiam olarak görev yaptığı Fatih Camii'ne yakınlığı nedeniyle seçmiş olmalıdır. Ali Rıza Efendi'nin bu eve 1880'li yıllarda eşi Fatmatüz Zehra ile evlendikten sonra yerleştiğini sanıyoruz. Ali Rıza Efendi'nin üç oğlu olan Mehmet Ali, Remzi ve Mahmut beyler 1884, 1899 ve 1902 yıllarında bu evde doğmuş olmalıdırlar. En küçük oğlu olan Mahmut Bey, 1963 yılına kadar bu evin bulunduğu arsada sonradan yaptırılmış bir evde oturmaya devam etmiştir. O yüzden de bu eski evin arsasının yerini kesin olarak bilmekteyiz. Evin bulunduğu arsa Fındıkzade semtinde, günümüzde Dedepaşa Sokak adıyla anılan sokakta bulunmaktadır. Yandaki eski haritaya göre sokağın eski adı Mehter Sokak idi. Aşağıdaki fotoğrafta Ali Rıza Efendi'nin evinin bulunduğu yerde 1963 yılında inşa edilmiş Nakşiler Apartmanını görmeniz mümkündür.

Ali Rıza Efendi'nin en küçük oğlu olan Mahmut Bey babası 1907 yılında vefat ettiği sırada sadece 5 yaşında idi. Mahmut bey babası öldüğü sırada çok küçük yaşta olmasına rağmen, babasının vefat ettiği gün çok sayıda sarıklı din adamının bir insan seli gibi Mehter Sokağı sardığını hatırlardı. Ali Rıza Efendi vefat ettiğinde büyük oğlu Mehmet Ali Bey 23 yaşındaydı ve Osmanlı arşivlerindeki siciline göre kaderin bir cilvesi olarak babasının vefat ettiği 27 Nisan 1907 günü Darülfünun'un Edebiyat şubesinden mezun olmuştu.

I. Dünya Savaşı'nın son yıllarında Ali Rıza Efendi'nin ailesi büyük bir faciayla sarsıldı. 13 Haziran 1918 günü çıkan Fatih Yangını Osmanlı döneminin en son büyük yangınıydı. 7500 yapının kül olduğu bu yangında Ali Rıza Efendi'nin evi tamamen yanarak yok oldu. Ali Rıza Efendi'nin el yazmaları ve nadir eserlerle dolu zengin kütüphanesinin büyük bir bölümü, muhtemelen kendi yazmış telif eserler de dahil olmak üzere bu yangında elden gitti. Evsiz kalan aile geriye kalan eserleri Haseki Camii'ne ve Valide Camii'nin kütüphanelerine bağışladı.

Ali Rıza Efendi'nin dul eşi Fatma Zehra hanım yanan evin yerine tek katlı 3 odalı bir ev yaptırarak vefat edene kadar genç yaştaki oğullarıyla birlikte burada oturdu. Fatma Zehra Hanım 1920'li yıllarda bu evde vefat etti. Ali Rıza Efendi'nin oğulları çeşitli yıllarda bu evde oturmaya devam ettiler. Cumhuriyetin ilanından sonra Mehmet Ali Bey Ankara'da görev aldı. Remzi Bey ve Mahmut Bey de evlenerek ülkenin çeşitli yerlerinde Türkiye Cumhuriyetinin çeşitli devlet kademelerinde görev yaptılar. Taşkasap'taki ev bazı yıllarda boş kaldı. Bazı yıllarda kiraya verildi. Sonunda 1963 yılında İstanbul'da yaşayan Remzi ve Mahmut Bey kardeşler evi satmaya karar verdiler. Ev satıldıktan sonra yıkılarak, yerine Nakşiler Apartmanı inşa edildi. Mahmut Bey yaşamının geri kalan kısmına Dedepaşa sokağa 100 metre ilerde satın aldığı bir apartman dairesinde geçirdi. Ali Rıza Efendi'nin iki torunu hala Fındıkzade semtinde ailenin Taşkasap'taki eski evine çok yakın olan bu dairede yaşamaktadırlar.